Başlıyorum.
Yıllar sonra…
Derin bir nefes alıp unuttuğum bütün adımları gökyüzüne Yıldız yapıp Mart’ın aldatan aşkına inat ve tekrar. Sevim Annem böyle olsun dilerdi.
Neydi o unutupta hatırlamaya çalıştığımız sahi?
Bir gün uyandık ( uyanmamıştık aslında) yola çıktık. Çektik kapıyı. Kapının ardı buz. Dışarısı kalabalık gürültülü…karışık. Kendimizi unuttuk kapının ardında. Daha belki 5, belki 7 yaşlarında.
Hayat dediler be dostum. Hayat meşgalesi. Okumayı, yazmayı öğrenirken adımızı unuttuk. Öyküler, masallar dinlerken, anda kalmayı… Diplomaları yıllar içinde çerçevelerken, ünvanlara hapsolduk.
Şimdi, yıllar sonra cesaretin varsa, dön bak geriye… Çekip çıkıp gittiğin o buz gibi odada yalnız bıraktığın masum çocuğa.
Nasıl mutlu mu senden yana?
Seni görmezden gelen bir aile ve toplum içinde, O neder? Bu neder? O ne ister? bu ne söyler sorularıyla yabancılaştığın Öz’ün.
Öz mü dedin?
Öz… İsminin ötesinde, mesleğinin, tüm rollerinin temelindeki sen…
Kimsin sen?
Ah kimim ben?
Teknolojinin, akıllı cihazlar ve ekranlarla ele geçirdiği zaman, öyle 1-12 arasındaki 13 ile 24 den çok daha fazlası. Bir yokmuş’a yapacak bir şey yok, yok olmasına da, bir varmış’ın zerresine anlam katmaya ne dersin?
Yani sana tanımlanan bu varlık’ta, kendini bulmaya, o buz gibi odadan seni çıkarmaya, bir nabız, nabzına anlam, anlamına hakikat yüklemeye varmışsın? Hani bir sen varsın ya senden içeri. O’nu bulmaya, elini tutmaya, bir şans vermeye var mısın? Duyuyorum ki ağaçlarda sönüyor Ateş böcekleri, dört oda bir yalnızlık da soluyor çiçekler.. teknolojinin sildiği ayak izlerini tekrar yeşertmeye, yürütmeye, koşturmaya ne dersin?
Yıllar sonra bildiğim, bulduğum bir şey var ki ben benden uzak yaşamışım. Yalnızlığa sığınmışım. Allah’a mahsus yalnızlıktan kurtulmak için yapman gereken ilk adım seni bulmam.
Bedeninde gömülü olan özünü bulman. O’nu tanımak O’nu sevmek, O’ na fırsat vermek, O’ nunla zamanda yol almak ve anlamını bulmak için varım diyorsan hadi başlayalım.
Şimdi otur… Gözlerini kapat ve derin bir NEFES al.
Nefes tüm sırları içinde barındıran tek gerçek…