Kentlerin tarihsel gelişimine ve geleceğine ışık tutmak.
Böyle bir uğraş…
Bence…
Bu günlerde önemsenmesi gereken işlerin başında geliyor.
Ancak ülkemizde birçok mahalli idare yöneticisi bu gerçeği kabullenmek istemiyor.
Daha doğrusu…
Gerçekler….
Görmezlikten geliniyor.
Bir aile için yaşadığı evin önemi ne ise insanlar için kentin önemi odur.
Maalesef günümüzde bizlerde yaşadığımız mekanların önemini bilmeden sorumsuzca davranışlar sergileyebiliyoruz.
Bu tespiti i nasıl mı yaptık?
Günümüzde…
Kentler tanınmaz halde de ondan.
Türkiye’de bir çok yerde nereye gidersen git…
İl ya da ilçe fark etmiyor.
Bir düzensizlik hakim.
Bunun yanında…
Köylerin boşalmasıyla…
Büyük bir çoğunluğun kentlere göç etmesiyle…
Kentlerin ruh halinde büyük travmalar görülmeye ve yaşanmaya başladı.
Kentlerde vandalizmin insan yaşamını tehdit eder duruma gelme sebebi üretici insanın ,tüketici bir duruma getirilmesidir.
Daha doğrusu kendini boşlukta/sahipsiz hissetmesidir.
Kendini kanıtlayabilmek için tek çare olarak kendini şiddete başvurmasıdır.
Her şeyin bir çekeri var.
Yük ağır…
Böyle zamanlarda kentleri değişen yaşam koşullarına göre yeniden yapılandırmak gerekiyor.
Şehir plancıların ve mimarların, hatta psikologların danışman olarak burada devreye girmesi çok önemli.
İstenen şey….
Yaşam alanlarını daraltmadan , yeşili küstürmeden , oksijen alanları yaratarak kentlerin geleceğine sahip çıkmak…
Ancak kentler bugün bir rant alanına dönüşmüş durumda…
Kentin neresinden ,kendime nasıl kazanç sağlarım düşüncesi geleceğimize ipotek koyuyor.
Bizleri çıkmaza sokuyor….
Sorunları çoğaltıyor…
……………………………………………………..
Bütün mesele şu gerçeği kavrayabilmekte…
Tarih bize bir gün mutlaka geri dönüş yapacaktır.
Böyle olduğunda rahmetle mi anılacağız…
Yoksa…
Beddua ile mi…?
Bu nedenle…
Kentleri yönetirken içinde bulunduğumuz an kadar…
Geçmişle birlikte geleceği de düşünmekte büyük fayda var…
Tarih önünde….
İyi yada kötü anılmak bizim elimizde….
Lütfen…!
Bu gerçeği de kulağımıza küpe yapmayı unutmayalım.