Kentleşme noktasında Karabük’ün sıkıntılarını hep dile getiririz.
Bu sorunlar sıradanlaştıkları için bizim gözümüze pek çarpmaz.
Ancak Karabük’e dışarıdan gelenler için durum böyle değildir.
Çarpıklıklar onların sayesinde hemen ortaya çıkar.
Mesela Karabük Üniversitesini kazanan öğrencileri düşünün…
Ne hayaller kurarak Karabük’e gelmişler.
Hayallerdeki şehrin adı onlar için “Üniversite Kenti Karabük”tür.
Ne güzel akademik bir düş değil mi?
Karabük’ü gezdikten sonra böyle bir hayale sahip olmak güçleşir.
Öyle değil mi?…
Şehir sözcüğü çok önemli bir kavram.
Medeniyet kökünden geliyor.
Şehir , Medine sözcüğünden türemiştir.
“Medeni” olan yer demektir.
O nedenle şehirli “medeni” olmak zorundadır.
Şehirler için…
İhtiyaçları giderilmiş yaşanılır yerler demek daha doğru olur.
Bu anlamda Karabük noksanlıklarıyla dikkat çeken bir yerleşim yeri olarak gözlere rahatsızlık veriyor.
Üniversite kenti kültür şehridir diyoruz.
Kültür şehrinde her şeyden önce muazzam bir kütüphane olur.
Akademik eğitimin ihtiyaçlarını karşılayacak kaynak zenginliğine sahip donanımlı bir kütüphane…
Aynı zamanda akademik kitaplar satan bir yayınevi olmalı.
Öğrenciler istediği kitapları buradan alabilmeli.
Kitap fuarları düzenlemeli
Yazar/çizer erbabı davet edilmeli.
Söyleşiler gerçekleştirilmeli.
Üniversite gençliğinin bu önemli şahsiyetlerle buluşması sağlanmalı.
Bunun yanında kültürel etkinlikler halka dönük yapılmalı.
Böylece edebiyat zevkinin kitlelerde oluşması sağlanmalı.
Daha doğrusu içinde yaşadığımız kent kendi kültürünü üretecek hale getirilmelidir.
Karabük “üniversite kenti “ ama…
Ürettiği kültür üniversite kenti olmanın düzeyinde değil.
Eskiden olduğu gibi manevi yaşama yönelik kopukluk devam ediyor.
Bir bütünlük sağlanamıyor.
Karabük bu anlamda sorunlu bir kent.
Bu noktadaki sorunları sosyolojik ve psikolojik açıdan çözümlemeye çalışan düşüncelere değer veren de yok.
Bizde bilindiği gibi başa bir musibet geldiği zaman işin ehemmiyeti kavranıyor.
Ne demişler:
“Bir musibet bin nasihatten hayırlıdır.”
Karabük musibetler kenti olmamalıdır.
Kenti manevi anlamda güzelleştirecek çalışmalar yapılmalıdır.
Sorunu çözmek için merkez çevre bütünlüğünün sağlanmasına önem verilmelidir.
Kopukluk , istişaresizlik ve ötekileştirmelerden vazgeçilmelidir.
Bir kenti kent yapan sadece maddi yatırımlar değildir.
O’nu besleyecek ve koruyacak manevi kaynaklara da bir kentin ihtiyaç duyduğu asla unutulmamalıdır.