Yazının başlığına bakınca ister istemez…
O masal anlatımının girişinde cümleler aklıma geldi.
Nasıldı o?
Evet…
Bir varmış bir yokmuş.
Evvel zaman içinde..
Kalbur saman içinde..
Develer tellal …
Pireler berber iken…
Kulağa ne hoş geliyor değil mi?
Çok eski zamanlarda gerçekleşmiş bir olayı anlatırken…
Masalın bu cümlelerle başlaması okuyucuda merak duygusunu uyandırıyor.
Masalların bence okunma nedenlerinden birisi bu olsa gerek.
Biz de bu noktada merak duygusu uyandıracak o kadar çok gelişme var ki…
Bunun için masal dinlememize hiç gerek yok.
Zaten…
Masala da ihtiyacımız yok.
Çünkü…
Karabük’teki yaşantımız, yalan rüzgarına dönüşmüş durumda.
Öyle ki…
Söylenen yalanlar nedense bir edebiyat eserine…
Neredeyse…
Bir külliyata dönüşmüş …
Kanıt mı istiyorsunuz.
Bunun için…
Yerel gazete koleksiyonlarına bakmanız yeterli olacaktır.
Gerçek olan ne?
Kentte hayat irtifa kaybetmeye devam ediyor.
Yaşantı keyif vermiyor.
Köşemizde , kentin sorunlarının çözümü ile ilgili olarak yetkililere yönelttiğimiz hiçbir soruya yanıt alamıyoruz.!
Tam bir kasabalı sorumsuzluğu ile karşı karşıyayız.
Hiç kimsede ses yok.!
Bir de günlük hadiseler var ki…
Herkesi şaşırtacak türden….
Bir de….
Konuşması gerekenler susuyor….
Bu durumda…
Karabük’te ne var ne yok demeye gerek yok.
Sorunun her türlüsü var….
Ama….
Çözüm yok…!