Tarihte Karabük’ün Cumhuriyet ve ağır sanayi şehri olmaktan kaynaklanan önemli bir model olduğunu biliyoruz.
Devletçi ekonomi anlayış ve planlı sanayileşme süreci köyden kente bu coğrafyada geçmişte müthiş bir gelişmeye imza atmıştır.
1937’lerde 13 hane olan Karabük köyü ,1960’larda 102 haneye ulaşmıştır.
Kısa bir zamanda sosyolojik açıdan sınıflar kent içinde kendini belli etmeye başlamıştır:
Teknokratlar,bürokratlar,tüccarlar,esnaflar ve işçiler olarak kimlik kazanarak,kentin bekasına yön verecek hale gelmişlerdir.
Tarihin bir cilvesi olarak…
Giderek sınıflar arası ilişkilerde kast anlayışı hasıl oldu.
Lokaller buna göre konuşlandırıldı.
Cumhuriyetin modernist /elitist/seçkinci bakış açısı konuşlandırmada etkili oldu.
Karabük mekan olarak aşağıdakiler ve yukarıdakiler şeklinde ikiye ayrıldı.
Tepede Yenişehir mühendisler kulübünde Mozart ve Bethooven, Çaykovski dinlenirken aşağıdakiler kendi müziklerinin içtenliği ile benliklerini korumaya çalıştılar.
Tarihten gelen bu alışkanlık ve ayırım söylemek gerekirse Karabük sosyolojisinin temelini belirledi.
Ortak bir mekanda buluşamama kentin ruhsal yapısını olumsuz olarak etkiledi.
Feodal kültür ve yapı sanayileşen üreten yapısı içinde bir ur gibi belirti verdi.
İz bıraktı.
Bölgecilik faaliyetlerinin başlamasına yol açtı.
Batı sosyolojisinde karşılığı olmayan bize özgü bir yapılanmanın başlangıcını oluşturdu.
…………………………………………..
Bu tarihsel tahlili/yorumu neden yapıyoruz.?
Karabük gelişmek istiyorsa ,kent olarak kendi içinde geçmişten kaynaklanan olumsuzlukları tedavi etmek zorunda.
Bunun yolu ortak aklı devreye sokarak sorunların üstesinden gelmek.
Başka bir hal çaresi yok.
Onun içinde…
Particiliğin neden olduğu kısırdöngü kavgalardan uzak durmak gerek.
Bizim bu şehirdeki sorunumuz A ya da B partisinin kazanması değil…
Ya ne.?…
Karabük’ü hastalıklı durumdan kurtarma ve ona özgü bir model oluşturma.
Bu açıdan yaklaşımda bulunduğumuzda siyaset bizim için bir amaç değil araç olmalı.
Ama biz işi kendi mecrasından uzaklaştırarak sen-ben kavgasına dönüştürüyoruz..
Öyle değil mi?…
Evet…
Karabük Modeli.
Karabük kent vizyonun yeni tanımı.
Kentin sahiplenildiğinin en büyük göstergesi olacaktır.
Bunun için çok büyük nutuklara/söylevlere gerek yok.
Akılcı ve cesaretli olmak yeterli.
Duruş/durduğumuz yer önemli…!
Siyasi iradeye etki etmede bu duruşun rolü çok büyük olacaktır.
Merkezi idareyi etkilemede,güçlülük intibaı gerekenlerin yapılmasını kolaylaştıracaktır.
Bizim kenti düşünen,çalışan ve bu uğurda mücadele edecek girişimci liderlere ihtiyacımız var.
Onların önünü kesmememiz gerekiyor.
Yapılanların önüne taş koymak yerine bu insanları teşvik ve takdir ederek destek olmamız gerekiyor.
Oysa….
Karabük’ün ruh-ı haletinde böyle bir bakış açısı yok.
İyi yapılan işler tasvip bulmuyor.
Değişime karşı bir direnme söz konusu…
Bu durum hangi ruh halinin açıklaması olabilir ki…!
Böyle bir anlayış ,vizyon oluşturup model haline gelebilir mi?
Karabük kendini yoksullaştıran feodal/şark kurnazlığı içeren çıkarcı görüntüden kısa zamanda kurtarmalı…
Ayrışmalara son vermeli….
Ortak aklı kullanmayı tecrübe etmeli…!