HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci, asgari ücret konusunda, “7 milyon asgari ücretli ve aileleriyle birlikte 30 milyona yakın kişiyi mutlu edecek, yüzünü güldürecek, yaşam standardını yükseltecek bir reçeteyi hükümetten ve işverenlerden bekliyor ve istiyoruz” dedi.
7 Aralık’ta başlayacak olan asgari ücret tespit çalışmaları öncesinde Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci’den asgari ücret artışına ilişkin bir açıklama geldi.
Değirmenci, asgari ücrete yapılacak olan zam ile birlikte çalışanların alım gücünün de doğru orantılı bir şekilde eş zamanlı artmasını talep ettiklerini belirterek, “Bunun için asgari ücrete yapılacak zammın hemen ardından başta gıda ve enerji olmak üzere tüm temel ihtiyaç malzemelerine işletmeler tarafından yapılması muhtemel fahiş zamların önüne geçilmesini istiyoruz” şeklinde açıklama yaptı.
Son yıllarda yapılan ücret artışlarının hayat pahalılığına çözüm olamadığının altını çizen Değirmenci, “Milyonlarca çalışanın gözü, kulağı hükümetten ve işverenlerden gelecek adaletli bir zam oranında. Yapılacak zamda öncelikle çalışanların memnuniyeti göz önüne alınmalıdır. Öte yandan sadece beklediğimiz düzeyde ücret artışı yapmak da yetmiyor. Örneğin, geride bıraktığımız Temmuz ayında asgari ücrete, rutin uygulamanın dışına çıkılarak yüzde 30 oranında ek bir zam yapılmıştı. O dönem, asgari ücret 4 bin 253 liradan 5 bin 500 liraya çıktı. Günün koşullarında toplumun tüm kesimleri tarafından bu artış memnuniyetle karşılanmıştı. Fakat çalışanlar adına sevincimiz maalesef çok kısa sürdü. Asgari ücrete gelen zam, market reyonlarında, giyim mağazalarında, kırtasiye raflarında, kira ve faturalar girdabında hemen eriyip gitti. Bu nedenle diyoruz ki, asgari ücrete ciddi bir artış yapmanın yanında, enflasyon canavarını da frenleyecek, fahiş zamların önüne geçecek bir seferberlik haline geçilmeli ki, asgari ücrete yapılacak zammın bir anlamı olsun” ifadelerini kullandı.
“Hakkımız olan verilsin yeter”
“Yatırımcılar, işverenler piyasa koşulları nedeniyle ne zaman dara düşse, işçi bugüne kadar fedakarlıktan hiçbir zaman kaçmamıştır. Şimdi sıra işverenlerdedir” diyen Değirmenci, “Bugün ülkemizde dönen çarkların, tüten fabrika bacalarının en başlıca unsuru çalışanlardır. Çalışanlar işyerlerini ve dolayısıyla işverenleri ayakta tutmakla kalmamış, bu ülkeye katma değer sağlamıştır. Çalışanların tüm bu özveri ve fedakarlığı artık karşılık bulmalıdır. Asgari ücrette Türkiye’nin geçim koşulları, yaşam standardı göz önünde bulundurularak bir zam oranı belirlenip, ortak bir mutabakatla imza altına alınmalıdır. Çalışanlara sadece alın terinin karşılığını adaletli bir şekilde verilsin yeter” diyerek asgari ücrete ciddi bir zam yapılmasını istedi.
Asgari Ücret Tespit Komisyonunun bugünkü işleyişindeki ve yapısındaki yanlışlıklara da vurgu yapan Değirmenci, “Türkiye’nin en büyük toplu iş sözleşmesi niteliği taşıyan bir yapının içerisinde sadece bir işçi konfederasyonun olması bize göre yeterli değildir. Bu masada asgari ücret artışından etkilenecek olan herkesi temsilen birileri olmalıdır” diyerek komisyonun yapısına ilişkin düzenlemeye gidilmesinin çok daha verimli sonuçlar doğuracağının altını çizdi.
“Vergi dilimi yüzde 10’a sabitlenmelidir”
Öte yandan çalışanların maaşlarındaki vergi yükünün ağırlığına da dikkat çeken Değirmenci, “2022 yılının başında çalışanların aldığı maaş ile Aralık ayı itibariyle aldıkları maaş arasında vergi dilimi uygulaması nedeniyle ciddi farklar ve kayıplar var. Tüm çalışanlar bu vergi yükünün altında ezilmektedir. Bizlerin toplu iş sözleşme masalarında elde ettiği ücret artışları vergi dilimi uygulaması nedeniyle eriyip gitmektedir. Bu nedenle en azından devam eden hayat pahalılığı sona erene kadar vergi dilimi yüzde 10’a sabitlenmelidir. Sonrasında da adaletli ve hakkaniyetli bir vergi dilimi uygulaması hayata geçirilmelidir” dedi.