Sosyal Bilimlerin esas görevi ; olup biten hakkında veri sunma ve bunları anlamamıza olanak sağlamaktır.
Evet…
Herkes bu verilerden hareket ederek bir yön belirlemeye çalışır.
Ancak…
Farklı doğrulara ulaşır.
Ama her zaman bu doğruların gerçek olup olmadığı sorgulanır.
Gerçeği bilmek/anlamak her zaman sorunludur.
Bu nedenledir ki tarihte olup bitenleri hiç kimse tam anlamıyla bilemez.
Çünkü insan davranışının tek bir yorumu yoktur.
Toplumunda öyle…
…………………..
Bir sosyal bilimci olarak her olayı değerlendirirken farklı pencerelerden bakmaya hem önem göstermişimidir.
Çünkü at gözlüğü ile baktığınızda hep aynı yeri görürüsünüz.
Farklı pencereler insana bakış genişliği ve özgürlüğü sağlar.
Bunun neden söylüyorum.
21.yüzyıl farklı bir yüzyıl.
O nedenle…
Olup biteni kavrama noktasında farklı bakış açılarına ihtiyaç var.
20.yüzyılın kavramları, bulunduğumuz ortamı anlamada yetersiz kalıyor.
Küreselleşme kuramı çerçevesinde olaylara baktığınızda işin şekli birdenbire değişiyor.
Devletler ve onların yönettikleri kütleler farklılık arzediyor.
Buna göre…
Ayakta kalmanın ve yaşamanın hesabını yapıyorlar.
Bu bir önceki yüzyılda da böyleydi.
Bir sonraki yüzyılda da öyle olacak diyemiyorsunuz.
Mutlu olmak istiyorsak,tarihin nesnesi olmaktan kaçınmamız gerekiyor.
Bunu başarmanın yolu da günümüzde olup biteni çok iyi analiz yapmaktan geçiyor.
Tabi bu öyle kolay bir şey değil.
Önce ülkedeki insanların mutlu olması şartı.
Bu mutluluğun tabanla buluşması olmazsa olmazlardan.
Yani…
Her şey insanların durumu ile ilgili gelişmeleri konu alıyor.
Bakın Ortadoğu’ya…
Rus-Ukrayna Savaşına..
İnsanlar mutlu mu?
Demek ki insanların huzursuzluğu yönetimlere rahatsızlık veriyor.
Gerçek olun şu ki;
İletişim toplumunda siyaseti , sivil inisiyatif grupları yönlendiriyor.
Siyaset buna yanıt veremediğinde insanlarla yönetimlerin arası giderek anlaşılmaz bir hal alıyor.
“Meydanlar” bu bakımdan önemli.
21.yüzyıl siyasetinin şekillenmesinde önemli rol oynuyor.
Teknolojik devrim/iletişim araçları meydanları sivil toplumculuk adına önemli kılıyor.
Dinamikleştiriyor.
Bunu göz ardı ederek siyaset üretmek boşuna kürek çekmek gibi bir şey…
Taşra tipi siyaset artık prim yapmıyor.
Bu usulde siyaseten kavga edenler sadece kendilerini yıpratıyor.
Çünkü toplum artık atıp-tutmaya prim vermiyor.
Slogonlar da “hepimiz şuyuz ya da buyuz” seslerinin duyulma nedeni bu…
Yani…
İnsanlar arayış içinde…
Neyi mi arıyorlar.?
Mutlu bir geleceği…