Sosyoloji toplumu anlamaya çalışan bir bilim dalı…
Toplumsal davranışlar,tutum ve insanların birbirleriyle olan ilişkileri sosyolojinin mercek altına aldığı konular…
Toplumu anlamak ve buna dair çözümlemeler yapmak onun işi…
Bu bakımdan içinde bulunduğumuz anı anlama açısından sosyolojiye gereksinme duymaktayız…
Türkiye’de farklılıkların çoğalması belki sosyoloji açısından hoş bir durum…
Ancak bu husus biz de hiçte bir zenginlik olarak kullanılmıyor.
Daha doğrusu…
Gelecek için bir yatırım olarak ele alınmıyor.
Çok büyük eksiklik….
Bunun nedeni ne olabilir.?
Türkiye’de toplum olma sürecinin tamamlanamadığına kanıt olabilir mi?
Evet…
Sınıf bilincinin kendi tarihsel sürecinde kimlik oluşturamaması toplumsal handikaplara yol açıyor…
Bir de birey olamama sorunu var tabi…
Nedeni…
Hırslarımıza yenik düşmemiz…
Sonra da gerçekleri göremiyoruz.
Konuşmalara bakın…
Herkes ben iyiyim diyor.
Anlaşılan herkes çok mükemmel…
Eğer öyleyse…
Toplumda yaşanan olumsuzlukları nasıl açıklayacağız.?
Hatasız insan, mükemmel toplum…
Böyle bir şey var mıdır?…
Bir de Türkiye’de eğitim sisteminin ilkesizliğinden ve bozukluğundan kaynaklanan sorunlar var.
İnsan yetiştirme düzenimiz plansızlıktan nasibini alıyor.?
Ben çalışkan ve zeki öğrencilerin sistem içinde neden kaybolduğunu hep düşünmüşümdür.
Hani şu imrendiğimiz öğrenciler.
Medar-ı iftiharlarımız.
Sahi onların varlığını görebiliyor musunuz.?
Biz de öğretim; aktörler tarafından meziyet kazandırıcı hususiyette kullanılamıyor.
Toplumda ‘biz’ duygusu giderek yerini ‘ben’ duygusuna bırakırken “nereye gidiyoruz” sorusunu haklı olarak kendimize yöneltmek zorundayız.
Kapitalizmin küreselleşmesi ve devletler üstü sermayesel yapılanmaların ortaya çıkması her şeyi altüst etti.
Dijital teknoloji sosyal ilişkileri belirleyen en önemli unsur oldu.
Dün üretici olan toplumun bireyleri bugün tüketici konuma düştüler.
Küresel sermayenin kölesi haline geldiler.
Akıllı telefonlar beynimizi işgal etti.
Bugün toplum olarak hızlı bir dönüşüm yaşıyoruz.
Kime sorarsanız sorun…
Herkes içinde bulunduğu toplumu anlama konusunda zorluk çekiyor.
Giderek bu yöndeki şikayetler artıyor.
İnsan ilişkilerinde yabancılaşma toplumu tehdit eder bir noktada…
Kadına şiddet…
Yaşlılara saygısızlık.
Komşuluk ilişkilerinde pervasızlık.
İntiharlar.
Dövmeler.
Sövmeler.
Küreselleşme…
Yaşam ve biçimimizde görgü ve adap diye bir şey bırakmadı.
Bugün sermayeyi elinde bulunduran güç kendi istediği yaşam biçimini hepimize dayatıyor.
Bakın herkesin elindeki akıllı telefonlara…
Bütün gözler orada…
Kimse kimseyi tınlamıyor bile…
Sahiden…
Bir dakika…
Bakar mısınız.?
Görmüyor musunuz meşgulüm.!