Karabük’te gelişmelere baktık.
Sorunların çözümünde bir türlü aşama kaydedilemiyor.
Hep aynı yerdeyiz…
Aynı şeyleri tartışıyor aynı konuları yazımıza taşıyoruz.
Bunları yazarken biz bile zorlanıyoruz.
Bu neden böyle sorusunu kendimize sormaktan geri duramıyoruz.
Evet…
Karabük’te durağanlaşma neden ileri boyutta.
Bunun birçok nedeni olabilir…
Bana sorarsanız…
Karabük’te siyaset yeniden üretim yapamıyor.
Siyasetin aktörleri aynı kişiler.
Onlarda yeni bir düşünce ortaya koyamıyorlar.
Bildik bir iş yaparak…
Gelgitlerle ve popülist açıklamalarla günü kurtarılmaya çalışıyorlar.
Söylemi ve düşüncesi sığ olan kişilerin sürekli işbaşında olması kentin geleceğini olumsuz olarak etkiliyor.
Bu birinci etken…
Diğeri ise şu…
Karabük’te iş yapılırken toplumsal yarardan çok kişisel yarara bakılıyor.
Sonra da tartışma başlıyor.
Sosyal medyada dedikodular ayyuka çıkıyor.
En önemli eksikliklerden biri de…
Liyakat ve yeteneğe değer vermeme…
O zamanda işlerin yapılması sürüncemede kalıyor.
Yüz eskimesi diye bir şey var.
Ekranda aynı filmi seyretmekten dolayı bir donuklaşma söz konusu.
Karabük’ün bu anlamda kente dinamizm kazandıracak ,yerelde yaşanan boşlukları dolduracak, bir düşünce okuluna ,birlikteliğine ihtiyacı var.
Bu düşünce okulu ; sivil toplum kuruluşlarını koordine edecek ve her sivil toplum kuruluşunun kendi alanındaki çalışmalarını izleyerek kente katkı yapmalarını sağlayacak.
Yaşam kalitesi ve standardını yukarıya çekmek için bu bir zorunluluktur.
Bu yapılmazsa….
Karabük’te fikri üretim yapan siyasetin , yaşam kalitemizin standardını düşüren mağduriyetlerden kurtarması asla mümkün görünmemektedir.
Kente dinamizm katacak,….
Durağanlıktan kurtaracak farklı düşüncelere ve uygulamalara..
Bugünlerde gerçekten çok ihtiyaç duymaktayız.